بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَٱسۡتَفۡتِهِمۡ أَهُمۡ أَشَدُّ خَلۡقًا أَم مَّنۡ خَلَقۡنَآۚ إِنَّا خَلَقۡنَٰهُم مِّن طِينٖ لَّازِبِۭ ١١

Onlara sor; yaratış bakımından kendileri mi daha zordur, yoksa bizim yaratmış olduklarımız mı? Doğrusu Biz; onları cıvık bir çamurdan yarattık.

– İbni Kesir

بَلۡ عَجِبۡتَ وَيَسۡخَرُونَ ١٢

Hayır, sen; şaşırıp kaldın, onlarsa alay edip duruyorlar.

– İbni Kesir

وَإِذَا ذُكِّرُواْ لَا يَذۡكُرُونَ ١٣

Kendilerine öğüt verildiğinde ise öğüt dinlemezler.

– İbni Kesir

وَإِذَا رَأَوۡاْ ءَايَةٗ يَسۡتَسۡخِرُونَ ١٤

Bir ayet gördüklerinde, onu eğlenceye alırlar.

– İbni Kesir

وَقَالُوٓاْ إِنۡ هَٰذَآ إِلَّا سِحۡرٞ مُّبِينٌ ١٥

Ve derler ki: Bu, ancak apaçık bir büyüdür.

– İbni Kesir

أَءِذَا مِتۡنَا وَكُنَّا تُرَابٗا وَعِظَٰمًا أَءِنَّا لَمَبۡعُوثُونَ ١٦

Öldüğümüzde, toprak ve kemik olduğumuzda mı, biz mi, diriltileceğiz?

– İbni Kesir

أَوَءَابَآؤُنَا ٱلۡأَوَّلُونَ ١٧

Veya önceki babalarımız mı?

– İbni Kesir

قُلۡ نَعَمۡ وَأَنتُمۡ دَٰخِرُونَ ١٨

De ki: Evet, hem de hor ve hakir olarak.

– İbni Kesir

فَإِنَّمَا هِيَ زَجۡرَةٞ وَٰحِدَةٞ فَإِذَا هُمۡ يَنظُرُونَ ١٩

O, sadece bir tek çığlıktır ki onların birden bire gözleri açılıverecektir.

– İbni Kesir

وَقَالُواْ يَٰوَيۡلَنَا هَٰذَا يَوۡمُ ٱلدِّينِ ٢٠

Ve dediler ki: Vay bize, bu; din günüdür.

– İbni Kesir

هَٰذَا يَوۡمُ ٱلۡفَصۡلِ ٱلَّذِي كُنتُم بِهِۦ تُكَذِّبُونَ ٢١

Bu, ayırdetme günüdür ki siz, onu yalanlamıştınız.

– İbni Kesir

AYARLAR
Okuyucu